Foucault'yu Unutmak

Jean Baudrillard | DOÄžU BATI YAYINLARI



Niçin Foucault'yu unutmalıyız?
Baudrillard'a göre Foucault'nun söylevi iş işten geçtikten sonra ortaya çıkan bir mesih, iş işten geçtikten sonra yapılmaya çalışılan bir devrim gibi, iş işten geçtikten sonra verilmiş bir söylev olma özelliğine sahiptir.
Foucault'nun cinsellik, iktidar, baskı, arzu, delilik vb. konularla ilgili olarak bu kadar güzel ve kusursuz bir söylev çekebilmesinin kökeninde bütün bu konuların ve kuramların günümüzde anlamlarını yitirmiÅŸ olmalarının yattığını söyleyen Baudrillard, böylelikle Foucault'nun söylevinin gerçekliÄŸi kapsayan bir evrene deÄŸil, bir simülasyon evrenine ait olduÄŸunu ve bu yüzden onu bilimsel bir çözümlemeden çok bir “vakayiname” (chronique) olarak nitelendirmenin daha doÄŸru bir ÅŸey olacağını iddia etmektedir.
Foucault'yu Unutmak'ta Marksizm ile birlikte Psikanaliz, Lacan ve Deleuze de eleÅŸtirilerden payını alır. Baudrillard, “yükte hafif pahada ağır” bu kısa metinle ülkesinde akademik kurumlar tarafından aforoz edilmeyi çoktan göze almıştır bile...